Çağdaş Sözlük

sâir ~ ساءر

Osmanlıca İmla Lügati - sâir ~ ساءر maddesi. Sayfa: 239 - Sira: 45

1976 yılında hazırlanmış Osmanlıca İmla Lügati,sâir maddesi. sâir osmanlica yazılışı, sâir osmanlıca imla klavuzu, sâir Türkçe - Osmanlıca imla yazımları, sâir nasıl yazılır, sâir arapça yazılışı, Çağdaş Sözlük Osmanlıca imla klavuzu

1976 yılında hazırlanmış Osmanlıca İmla Lügati,, ساءر sâir ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

sâir ~ ساءر güncel sözlüklerde anlamı:

SAiR ::: Seyreden, harekette olan. * Bir şeyden geri kalan. * Maadâ. Geçen, dolaşan. * Yolcu. Seyyar. * Başkası, diğeri.

saîr ::: (a. i.) : 1) ateş, alevli ateş. 2) Tamu, Cehennem. Azâb-ı saîr : Cehennem azabı.

sâir ::: (a. s. seyr'den) : 1) seyreden. harekette olan, yürüyen, (bkz. : câil). 2) bir şeyden kalan başka şey. 3) geçen, dolaşan. 4) diğer, başka, gayri.

Sair :::


  1. Başka, öteki, diğer
    Örnek: Onun sair işlerini bir dereceye kadar engelledi ise de ne zararı var! M. Ş. Esendal

  2. Seyreden, hareket eden,yürüyen.

sâir ::: diğer , başka , gezen

sâir ::: ‬diğer

sâir ::: gezen

saîr ::: (a. i.) 1) ateş, alevli ateş. 2) Tamu, Cehennem. Azâb-ı saîr : Cehennem azabı.

sâir ::: (a. s. seyr'den) 1) seyreden. harekette olan, yürüyen, (bkz. : câil). 2) bir şeyden kalan başka şey. 3) geçen, dolaşan. 4) diğer, başka, gayri.

sair ::: başka, diğer, öteki

SAİR :::

Seyreden, harekette olan. * Bir şeyden geri kalan. * Maadâ. Geçen, dolaşan. * Yolcu. Seyyar. * Başkası, diğeri