Çağdaş Sözlük

ihsân ~ احسان

Osmanlıca İmla Lügati - ihsân ~ احسان maddesi. Sayfa: 119 - Sira: 35

1976 yılında hazırlanmış Osmanlıca İmla Lügati,ihsân maddesi. ihsân osmanlica yazılışı, ihsân osmanlıca imla klavuzu, ihsân Türkçe - Osmanlıca imla yazımları, ihsân nasıl yazılır, ihsân arapça yazılışı, Çağdaş Sözlük Osmanlıca imla klavuzu

1976 yılında hazırlanmış Osmanlıca İmla Lügati,, احسان ihsân ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

ihsân ~ احسان güncel sözlüklerde anlamı:

iHSAN ::: İyilik, lütuf, bağışlamak. * Sahilik etmek, cömertlik yapmak. * Allah'ı görür gibi ibadet etmek. * Güzel bilmek. Güzel eylemek.

iHSAN ::: (Hısn. dan) Sağlamlaştırmak. Tahkim etmek. * Zevcesini nâmahremden korumak. Kadın kendisini haramdan sakınmak. * Ehl-i azamet olmak.

ihsan ::: (a. i. hısn'dan.) : bir yeri sağlamlaştırma.

ihsan ::: (a. i. hasen'den. c. : ihsânât) : 1) iyilik etme. 2) bağış, bağışlama. 3) verilen, bağışlanan şey. (bkz. : atiyye). 4) lütuf, iyilik. El-ihsânü bi-t-temâm : bir şey verilince tam verilmeli; bir iyilik edilince tam edilmeli.

ihsan ale-l-ihsân ::: ihsan üstüne ihsan, katmerli bağış. 5) erkek ve kadın adı.

ihsan ::: güzelce verme, iyilik.

iHSaN ::: Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki:

İhsân edenlere elbette rahmetim çok yakındır. (A'râf sûresi: 55)

İnsanlara, analarına - babalarına ihsân etmelerini söyledik. (Ahkâf sûresi: 15)

İhsânın karşılığı ancak ihsândır. (Rahmân sûresi: 60)

Ananıza-babanıza ihsân ederseniz, çocuklarınız da size ihsân eder. Din kardeşinin özrünü kabûl etmeyen, Kevser havzından içmeyecektir. (Hadîs-i şerîf-Berîka)

Resûl-i ekremin o kadar iyilikleri, o kadar ihsânları vardır ki, Rum imparatorları, İran şahları, o kadar ihsân yapamazlardı. Fakat kendisi sıkıntı ile yaşamağı severdi. (İmâm-ı Rabbânî)

İhsân her yerde övülmeye değer. Bilhassa akrabâya ve komşulara olunca daha iyidir. (İmâm-ı Rabbânî)

Hamd olsun, nîmetleri bol Allah'a,
Önce, varlık nîmeti verdi bana!
İhsânlarını saymaya güç yetmez,
Güç de, her üstünlük de lâyık O'na!

(M. Sıddîk bin Saîd)

2. Allahü teâlâyı görür gibi ibâdet etmek.

İhsân, Allahü teâlâya O'nu görür gibi ibâdet etmendir. Sen O'nu görmüyor isen de, O seni hep görmektedir. (Hadîs-i şerîf-Buhârî, Müslim)

iHSaN ::: Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki:

İhsân edenlere elbette rahmetim çok yakındır. (A'râf sûresi: 55)

İnsanlara, analarına - babalarına ihsân etmelerini söyledik. (Ahkâf sûresi: 15)

İhsânın karşılığı ancak ihsândır. (Rahmân sûresi: 60)

Ananıza-babanıza ihsân ederseniz, çocuklarınız da size ihsân eder. Din kardeşinin özrünü kabûl etmeyen, Kevser havzından içmeyecektir. (Hadîs-i şerîf-Berîka)

Resûl-i ekremin o kadar iyilikleri, o kadar ihsânları vardır ki, Rum imparatorları, İran şahları, o kadar ihsân yapamazlardı. Fakat kendisi sıkıntı ile yaşamağı severdi. (İmâm-ı Rabbânî)

İhsân her yerde övülmeye değer. Bilhassa akrabâya ve komşulara olunca daha iyidir. (İmâm-ı Rabbânî)

Hamd olsun, nîmetleri bol Allah'a,
Önce, varlık nîmeti verdi bana!
İhsânlarını saymaya güç yetmez,
Güç de, her üstünlük de lâyık O'na!

(M. Sıddîk bin Saîd)

2. Allahü teâlâyı görür gibi ibâdet etmek.

İhsân, Allahü teâlâya O'nu görür gibi ibâdet etmendir. Sen O'nu görmüyor isen de, O seni hep görmektedir. (Hadîs-i şerîf-Buhârî, Müslim)

İhsan :::


  1. İyilik etme, iyi davranma.

  2. Bağışlama, bağışta bulunma.

  3. Bağışlanan şey, kayra, lütuf, inayet, atıfet
    Örnek: Bu paşanın parmaklarını yakan ilk ihsan kesesi oldu. H. E. Adıvar

  4. Karşılık beklemeden yapılan yardım, iyilik.

ihsân ::: iyilik , bağış , lütuf

ihsân ::: ‬bağış

ihsân ::: iyilik

ihsan ::: (a. i. hısn'dan.) bir yeri sağlamlaştırma.

ihsan ::: armağan, lütuf, nimet

İHSAN :::

İyilik, lütuf, bağışlamak. * Sahilik etmek, cömertlik yapmak. * Allah'ı görür gibi ibadet etmek. * Güzel bilmek. Güzel eylemek