Çağdaş Sözlük

arazî ~ عرضی

Osmanlıca İmla Lügati - arazî ~ عرضی maddesi. Sayfa: 11 - Sira: 55

1976 yılında hazırlanmış Osmanlıca İmla Lügati,arazî maddesi. arazî osmanlica yazılışı, arazî osmanlıca imla klavuzu, arazî Türkçe - Osmanlıca imla yazımları, arazî nasıl yazılır, arazî arapça yazılışı, Çağdaş Sözlük Osmanlıca imla klavuzu

1976 yılında hazırlanmış Osmanlıca İmla Lügati,, عرضی arazî ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

arazî ~ عرضی güncel sözlüklerde anlamı:

ARAZi ::: Araza âit ve mensub. Araza dâir ve ilgili.

ARaZi ::: (Arz. C.) Yerler. Ekilen toprak. Ekilen yerler.

arâzî ::: (a. i. arz'ın c.) : yerler, topraklar.

arâzî-i âmire ::: kendisinden herhangi bir sûretie intifa olunan yerler.

arâzî-i emîriyye ::: huk. rakabesi beytülmâle ait olarak devlet tarafından fertlere dağıtılan yerler, [tarla, çayır, yaylak, kışlak, koru ve emsalini içine alır].

arâzî-i emîriyye-i mevkufe ::: huk. yalnız hazîne menfaatleri veya yalnız tasarruf haklan veyahut her ikisi bir hayır cemiyetine tahsîs olunan mîrî arazî.

arâz-i emîriyye-i sırfa ::: huk. beytülmâle ait menfaatleri ve tasarruf haklarından hiçbiri bir cihete tahsîs olunmayıp devlete âit olan ve fertlere tefviz olunan memleket arazîsi.

arâzî-i gamire ::: ("ga" uzun okunur".) : huk. harap, su baskını veya içine henüz çift girmemiş olan yerler, [tersi : arâzî-i âmire'dir.].

arâzî-i hâliyye ::: boş, sahipsiz topraklar.

arâzî-i haraciyye ::: huk. fetholunan arazîyi ülülemr, müslim olmayan eski ahâlîsi elinde bırakır veya hâriçten müslim olmayan ahâliyi getirerek yerleştirirse bu arâzî'ye "haraciyye" denilir.

arâzî-i mahlûle ::: huk. mutasarrıfının intikal sâhibi mirasçı bırakmaksızın ölümiyle mahlûl olan arâzî-i emîriye.

arâzî-i mahmiyye ::: huk. rakabesi beytülmâle âit bulunan arazîden koru, mer'a, yol, pazar yerleri gibi halkın ihtiyaçlarına tahsis edilmiş yerler.

arâzî-i meftûha ::: huk. fetih hakkının taallûk ettiği yerler, [kaideten, arâzî-i meftûha devletin malı sayılır. Devlet bu kabil arazîyi ya ganimlere veya başkalarına dağıtır veya kendi sahipleri elinde bırakır].

arâzî-i mektûme ::: huk. beytülmâle haber verilmeksizin tasarruf olunan mahlûl veya müstahik-i tapu yerler.

arâzî-i memlûke ::: mülk, timar toprağı; mülkiyet yolu ile tasarruf olunan yerler, [sahibi yer üzerinde mülkiyet hakkını hâizdi].

arâzî-i metrûke ::: terkedilmiş, bırakılmış topraklar.

arâzî-i mevât ::: huk. kimsenin temellük ve tasarrufunda olmadığı ve ahâliye terk ve tahsis kıiın-madığı halde yüksek sesli kimsenin sesi işitilmiye-cek derecede köy ve kasabalar gibi mâmur yerlerden uzak bulunan, yânî tahminen yarım saat mesafe uzaklığı olan taşlık, pırnallık, kıraç yerler.

arâzî-i mevkufe ::: huk vakıf toprak, vakfolun-muş arazî, [arazî kanununa göre mîrî menfaatleri bir cihete tahsis olunan yer].

arâzî-i mevkufe-i sahîha ::: huk. arâzî-i memlûke-den şartlarına uygun olarak vakfolunan yerler. [bunların rakabesi ve bütün tasarruf hakları vakfa aittir].

arâzî-i mevkufe-i gayr-i sahîha ::: huk. arâzî-i emîriyeden ifraz olunarak ülülemre'nin veya onun izniyle başkalarının vakfeylemiş olduğu arazî, [buradaki vakfiyet tahsis münâsebetinden ibarettir].

arâzî-i mîriyye ::: devlete âit arazî.

arâzî-i muhtekere ::: kiracısı tarafından üzerine bina yapılmak veya ağaç dikilmek üzere senelik bir para karşılığında kiraya verilen arazî, [kiracı kira bedelini her sene arazî sahibine vererek o arazîyi daimî surette elinde bulundurur].

arâzî-i mukaddese ::: kutlu topraklar.

arâzî-i mübâreke ::: Hicaz.

arâzî-i mülkiyye ::: hükümet toprağı.

arâzî-i mürfaka ::: huk. sokaklarda oturulacak yerler ile caddelerde boş bırakılan mahaller, yolculara mahsus olmak üzere terkedilen konak yerleri, kervansaraylar, [bunlar, arâzî-i metrûkeden sayılır].

arâzî-i müştereke ::: huk. şayian tasarruf olunan yer.

arâzî-i öşriyye ::: huk. ziraat olundukça her sene hâsılatından beytüssadakaya konmak üzere öşür alınan yerler.

arâzî-i selîhâ ::: huk. çıplak tarla, [istihkak-ı hars'ın yânî bir yerde ziraat etmek hakkının bu gibi yerlere taallûku asıldır].

arâzî-i ukriyye ::: huk. vergiye tâbi olup mâliklerinin kudretsizliği yüzünden boş kalması sebebiyle hâsılatından muayyen kısmı devlete ve yirmide, yirmi beşte, otuzda bir gibi muayyen hissesi "ukr" nâmiyle mâliklerine verilmek üzere devletçe çiftçilere tefvîz olunmuş mülk yerler.

arâzî ::: yerler, topraklar, tarlalar.

Arazi :::


  1. Yeryüzü parçası, yerey, yer, toprak
    Örnek: Orman içinden nakledilen köyler halkına ait araziler, Devlet ormanı olarak derhâl ağaçlandırılır. Anayasa

ârâzî ::: sonradan kazanılan , araza ait ve mensub , araza dair ve ilgili

ârazî ::: bir şeyin kendisinde olmayıp sonradan ona ilişen şey

arâzî ::: yerler , arazi

arâzi ::: yerler , ekilen toprak , ekilen yerler

arâzî ::: ‬yerler

arâzî ::: arazi

arazi ::: Genellikle, üzerinde yerleşim yeri bulunmayan, ekilebilen ya da boş toprak.

arazi ::: toprak, yer

ARAZÎ :::

Araza âit ve mensub. Araza dâir ve ilgili

ARÂZİ :::

(Arz. C.) Yerler. Ekilen toprak. Ekilen yerler