Çağdaş Sözlük

araz ~ عرض

Osmanlıca İmla Lügati - araz ~ عرض maddesi. Sayfa: 11 - Sira: 54

1976 yılında hazırlanmış Osmanlıca İmla Lügati,araz maddesi. araz osmanlica yazılışı, araz osmanlıca imla klavuzu, araz Türkçe - Osmanlıca imla yazımları, araz nasıl yazılır, araz arapça yazılışı, Çağdaş Sözlük Osmanlıca imla klavuzu

1976 yılında hazırlanmış Osmanlıca İmla Lügati,, عرض araz ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

araz ~ عرض güncel sözlüklerde anlamı:

ARAZ ::: İşâret, alâmet. * Tesâdüf, rast gelme. * Kaza. Felâket. Zâtî olmayan hâl ve keyfiyet. * Fls. Herhangi bir cevherin varlığı için zaruri olmayan vasıf. Meselâ: Şekerin beyaz rengi şekerin varlığı için zaruri değildir.

araz ::: (a. i. c. : a'râz) : 1) işaret, alâmet. 2) tesadüf. 3) kaza, felâket. 4) fels. kendi kendine vücut bulamayıp başka bir cevherle meydana gelen hal ve keyfiyet.

arzı ::: (a. i.) : bir büyüğe sunma, gösterme, bildirme, önüne koyma, (bkz. : arza).

arz-ı dîdâr ::: yüz gösterme.

arz-ı hacet ::: istek bildirme.

arz-ı hâl(arzuhal) ::: hâlin bildirilmesi, ne halde bulunduğunu bildirme; dilekçe,(bkz. : arzuhal)

arz-ı hüner ::: marifet gösterme.

arz-ı hürmet ::: saygı sunma.

arz-ı mâ-fi-zzamîr ::: gönüldekini söyleme.

arz-ı iftikar ::: ihtiyâcını meydana koyma.

arz-ı kudret ::: kudret gösterme.

arz-ı leşker ::: asker gösterme, teftiş verme.

arz-ı minnet ::: minnet gösterme.

arz-ı müddeâ ::: fikrini bildirme.

arz-ı nefs ::: nefsini öne sürme, gösterme, kendini gösterme [fedakârlık karşısında].

arz-ı ta'zîmât ::: saygılarını bildirme.

arz-ı taleb ::: mal satma, mal alma.

arz ::: (a. i.) : 1) en, genişlik. 2) astr. *enlem.

arz-ı cenubî ::: güney enlem.

arz-ı şimâlî ::: kuzey enlem.

Irz ::: (a. i. c. : a'râz) : 1) şan veşeref, namus, iffet. Ehl-i ırz : namuslu kimseler. 2) perde. Hetk-ı ırz : namus perdesini yırtma

ârâz ::: arazlar.

araz ::: belirti, so adan meydana gelen özellik.

Araz :::


  1. İlinek.

  2. Bulgu
    Örnek: Bu hastalığın gösterdiği çeşitli araz üzerindeki sayısız müşahedelerim bana bir nevi pratik ihtisas temin etmişti. R. N. Güntekin

  3. Belirtiler.

  4. (Yun. syn: beraber; dromein: koşmak) Bir arada görülen ve özel bir durumu veya hastalığı anlatan durum.

araz ::: işaret , tesadüf , belirti , alamet , kaza , felaket

ırz ::: namus , iffet

ârâz ::: arazlar

araz ::: ‬işaret

araz ::: belirti

araz ::: tesadüf

arz ::: ‬genişlik

arz ::: en

arz ::: enlem

arz ::: ‬sunma

arz ::: arzetme

ırz ::: ‬namus

ırz ::: iffet

araz ::: (a. i. c. : a'râz) 1) işaret, alâmet. 2) tesadüf. 3) kaza, felâket. 4) fels. kendi kendine vücut bulamayıp başka bir cevherle meydana gelen hal ve keyfiyet.

Irz ::: (a. i. c. : a'râz) 1) şan veşeref, namus, iffet. Ehl-i ırz : namuslu kimseler. 2) perde. Hetk-ı ırz : namus perdesini yırtma

araz ::: belirti

ARAZ :::

İşâret, alâmet. * Tesâdüf, rast gelme. * Kaza. Felâket. Zâtî olmayan hâl ve keyfiyet. * Fls. Herhangi bir cevherin varlığı için zaruri olmayan vasıf. Meselâ: Şekerin beyaz rengi şekerin varlığı için zaruri değildir

Diğer Osmanlıca Sözlüklerde: