Çağdaş Sözlük

haber ~ خبر

Osmanlıca İmla Lügati - haber ~ خبر maddesi. Sayfa: 100 - Sira: 8

1976 yılında hazırlanmış Osmanlıca İmla Lügati,haber maddesi. haber osmanlica yazılışı, haber osmanlıca imla klavuzu, haber Türkçe - Osmanlıca imla yazımları, haber nasıl yazılır, haber arapça yazılışı, Çağdaş Sözlük Osmanlıca imla klavuzu

1976 yılında hazırlanmış Osmanlıca İmla Lügati,, خبر haber ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

haber ~ خبر güncel sözlüklerde anlamı:

HABER ::: Hâriçten insanın fikrine intikal eden ilim. * Yeni havadis. Ağızdan ağıza nakledilen söz. * Peyam. Peygam. Nebe'. İlim ve malumat. Bilgi. * Hadis, Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselâm'ın sözü. * Edb: Hâdiseyi bildiren fiil veya cümle. * Gr: Müsned. Mübtedanın mukabili. Bir isme yakıştırılan sıfat. Allah büyüktür cümlesinde: Allah, mübteda; büyüktür, onun haberidir. Bu, mübteda ise beraber tam bir cümle teşkil eden; merfu' bir isim, fiil veya cümle olabilir. (Bak: Müsned)

HABER ::: Berelenme, yaralanma. Çürüme.

haber ::: (a. i. c. : ahbâr) : 1) son ve yeni havadis, bilgi. 2) ağızdan ağıza dolaşan söz. haber-i kâzib : yalan haber.

haber-i sâdık ::: doğru haber. 3) hadîs, Peygamberimizin sözü.

haber-i mütevâtir ::: birçoklarının birçokları vâsıtasiyle rivayet ettikleri hadîs-i şerifler.

haber-i meşhur ::: bir veya birkaç kişiden birçoklarına söylenerek böylece sürüp giden hadîs-i şerif.

haber-i vâhid ::: haber-i mütevâtir ve haber-i meşhur kadar yayggın olarak gelmiş bulunan hadîs-i şerîf. 4) gr. isim cümlelerinde * yüklem.

haber ::: (a. i.) : çürüme; berelenme.

haber ::: yeni duyulan bilgi.

HABER ::: 1. Sünnet, hadîs-i şerîf.

Şüyû bulma (herkesçe duyulma, yayılma bilinme) derecesine göre haber; ya mütevâtir (Resûlullah efendimizden, birçok kimsenin rivâyet ettiği hadîs), ya meşhûr (ilk zamanda bir kişi bildirmişken, ikinci asırda şöhret bulan hadîs), ya müstefîz (söyliyenleri üçten çok olan hadîs), ya garîb (yalnız bir kimsenin bildirdiği hadîs), yâhut da azîz (iki veya üç kimsenin naklettiği hadîs) olur. (İmâm-ı Süyûtî)

Her hadîs-i şerîf haberdir ancak her haber hadîs-i şerîf değildir. (İmâm-ı Süyûtî)

Haberde "Tövbekârlarla sohbet edin, zîrâ onların kalbleri daha yumuşaktır" diye vârid olmuştur (gelmiştir). (İmâm-ı Gazâlî)

2. Eshâb-ı kirâm, Tâbiîn ve Tebe-i tâbiînden bildirilen söz.

HABER ::: 1. Sünnet, hadîs-i şerîf.

Şüyû bulma (herkesçe duyulma, yayılma bilinme) derecesine göre haber; ya mütevâtir (Resûlullah efendimizden, birçok kimsenin rivâyet ettiği hadîs), ya meşhûr (ilk zamanda bir kişi bildirmişken, ikinci asırda şöhret bulan hadîs), ya müstefîz (söyliyenleri üçten çok olan hadîs), ya garîb (yalnız bir kimsenin bildirdiği hadîs), yâhut da azîz (iki veya üç kimsenin naklettiği hadîs) olur. (İmâm-ı Süyûtî)

Her hadîs-i şerîf haberdir ancak her haber hadîs-i şerîf değildir. (İmâm-ı Süyûtî)

Haberde "Tövbekârlarla sohbet edin, zîrâ onların kalbleri daha yumuşaktır" diye vârid olmuştur (gelmiştir). (İmâm-ı Gazâlî)

2. Eshâb-ı kirâm, Tâbiîn ve Tebe-i tâbiînden bildirilen söz.

Haber :::


  1. Bir olay, bir olgu üzerine edinilen bilgi, salık
    Örnek: Çırağın bir şeyden haberi yok. M. Ş. Esendal

  2. İletişim veya yayın organlarıyla verilen bilgi.

  3. Bilgi.

  4. Yüklem.

haber ::: haber

haber ::: ‬haber

haber ::: (a. i.) çürüme; berelenme.

haber ::: bilgi, havadis, salık, sorak, yenilik, yüklem

HABER :::

Berelenme, yaralanma. Çürüme