Çağdaş Sözlük

tâbi ~ تابع

Osmanlıca İmla Lügati - tâbi ~ تابع maddesi. Sayfa: 268 - Sira: 30

1976 yılında hazırlanmış Osmanlıca İmla Lügati,tâbi maddesi. tâbi osmanlica yazılışı, tâbi osmanlıca imla klavuzu, tâbi Türkçe - Osmanlıca imla yazımları, tâbi nasıl yazılır, tâbi arapça yazılışı, Çağdaş Sözlük Osmanlıca imla klavuzu

1976 yılında hazırlanmış Osmanlıca İmla Lügati,, تابع tâbi ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

tâbi ~ تابع güncel sözlüklerde anlamı:

tâbi' ::: (a. s. teb'den. c. : tabiîn, tâbiûn, tebea, tevabi') : 1) birinin arkası sıra giden, ona uyan. 2) boyun eğen, bağlı kalan; birinin emri altında bulunan. 3) a. gr. kendinden evvelki kelimeye göre hareke alan [kelime] . tâbi cümle : gr. bağınlı cümle, yan cümle, fr. proposition subordonnee. 4) i. Hz. Muhammed (Aleyhisselâm)'i görmüş olanları (eshâbı) görüp kendisinden hadîs dinlemiş olan.

tâbi ::: boyun eğen, uyan.

tâbî ::: kitap basan.

TaBi ::: Allahü teâlâ, âyet-i kerîmede meâlen buyuruyor ki:

Ey sevgili peygamberim! Onlara de ki: Eğer Allahü teâlâyı seviyorsanız ve Allahü teâlânın da, sizi sevmesini istiyorsanız, bana tâbi olunuz! Allahü teâlâ bana tâbi olanları sever. (Âl-i İmrân sûresi: 31)

İki cihan seâdetine kavuşmak, ancak ve yalnız, dünyâ ve âhiretin efendisi olan Muhammed aleyhisselâma tâbi olmağa bağlıdır. O'na tâbi olmak için, îmân etmek ve dînimizin emir ve yasaklarını öğrenmek ve yapmak lâzımdır. (Ahmed Fârûkî)

Bir mezhebe tâbi olmayanlar ya zındık (kâfir) veya mezhepsiz olurlar. (Hamdullah Decvî)

Ehl-i sünnet, yâni Peygamber efendimiz ve arkadaşlarının yolunda olan kimsenin, ibâdetlerini dört hak mezhebden birine tâbi olarak yapması lâzımdır. Dört mezhebden birine tâbi olmayan kimse bid'at sâhibidir. (Tahtâvî, Ahmed Berîlevî)

Tabi :::


  1. Bir kimsenin, bir kuruluşun, bir devletin etkisi altında, güdümünde olma durumu
    Örnek: Sanki bütün kamara, bütün halk, onlara tabi, onlara mahkûmdu. P. Safa

  2. Basıcı.

  3. Yayımcı.

  4. Elbette, doğal olarak, işin gereği olarak, tabii.

tâbi' ::: kitap basan , basan

tâbi ::: boyun eğen , uyan , tabi olan

tâbî ::: kitap basan

tâbi ::: ‬uyan

tâbi ::: tabi olan

tâbi ::: boyun eğen

tâbi' ::: (a. s. teb'den. c. : tabiîn, tâbiûn, tebea, tevabi') 1) birinin arkası sıra giden, ona uyan. 2) boyun eğen, bağlı kalan; birinin emri altında bulunan. 3) a. gr. kendinden evvelki kelimeye göre hareke alan [kelime] . tâbi cümle : gr. bağınlı cümle, yan cümle, fr. proposition subordonnee. 4) i. Hz. Muhammed (Aleyhisselâm)'i görmüş olanları (eshâbı) görüp kendisinden hadîs dinlemiş olan.

tabi ::: bağımlı