sürme ~ سرمه-سورمه
Osmanlıca İmla Lügati - sürme ~ سرمه-سورمه maddesi. Sayfa: 259 - Sira: 31

1976 yılında hazırlanmış Osmanlıca İmla Lügati,sürme maddesi. sürme osmanlica yazılışı, sürme osmanlıca imla klavuzu, sürme Türkçe - Osmanlıca imla yazımları, sürme nasıl yazılır, sürme arapça yazılışı, Çağdaş Sözlük Osmanlıca imla klavuzu
1976 yılında hazırlanmış Osmanlıca İmla Lügati,, سرمه-سورمه sürme ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..
sürme ~ سرمه-سورمه güncel sözlüklerde anlamı:
sürme ::: (f. i.) : sürme, (bkz. : kûhl).
SüRME ::: Üç şey, gözü kuvvetlendirir: Sürme çekmek, yeşilliğe ve (bakması helâl olan) güzel yüze bakmak. (Hadîs-i şerîf-Berîka)
Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem, misvâkını ve tarağını yanından ayırmazdı. Mübârek saçını ve sakalını tararken aynaya nazar eyler, bakardı. Geceleri mübârek gözlerine sürme çekerdi. (İmâm-ı Ahmed Kastalânî)
Sürme :::
- Kapı kanadını içeriden kapama, dolap kapağını yerinde tutma vb. işlere yarayan ve yuvası içinde ileri geri sürülebilen sistem, sürgü
Örnek: Kapıyı kapadı. Üstünde anahtar ve sürme yoktu. P. Safa - Masa ve dolapta küçük çekmece.
- Sürülerek kullanılan.
- Kirpik diplerine sürülen siyah boya, is
Örnek: Genç güzel aşçı kadının kirpiklerinde sürme, parmaklarında kına yoktu. A. Gündüz - mantarıgillerin yol açtığı ve tanelerin içini kurum karası bir tozla dolduran ekin hastalığı, rastık.
- Sürmek işi.
- Sürme mantarıgillerin yol açtığı ve tanelerin içini kurum karası bir tozla dolduran ekin hastalığı, rastık.
- Çapraza alınan güreşçiyi çelme takılacak duruma getirip düşürebilmek için gerisingeri götürme.
sürme ::: (f. i.) sürme, (bkz. : kûhl).
sürme ::: devam, is, sürgü, sürme