kanâat ~ قناعت
Osmanlıca İmla Lügati - kanâat ~ قناعت maddesi. Sayfa: 137 - Sira: 25
1976 yılında hazırlanmış Osmanlıca İmla Lügati,kanâat maddesi. kanâat osmanlica yazılışı, kanâat osmanlıca imla klavuzu, kanâat Türkçe - Osmanlıca imla yazımları, kanâat nasıl yazılır, kanâat arapça yazılışı, Çağdaş Sözlük Osmanlıca imla klavuzu
1976 yılında hazırlanmış Osmanlıca İmla Lügati,, قناعت kanâat ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..
kanâat ~ قناعت güncel sözlüklerde anlamı:
KANAAT ::: Aç gözlü olmayıp hırs göstermemek. Kısmetinden fazlasına göz dikmemek. Helâl ile yetinip haramı istememek. Az şeyi de olsa kısmetine razı olmak.(Semere-i sa'yine ve kısmetine rıza kanaattir, meyl-i sa'yi kuvvetlendirir. Mevcuda iktifa dûnhimmetliktir. M.) (Bak: Himmet)
kanâat ::: (a. i.) : 1) kısmete razı olma, bir şeyi yeter görüp fazlasını istememe. 2) kanma, kanış. 3) görüş, tahmin.
kanaât ::: kısmetine razı olma, kabullenme.
KANaAT ::: Allahü teâlâ buyuruyor ki: "Ey kulum! Emir ettiğim farzları yap, insanların en âbidi olursun. Yasak ettiğim haramlardan sakın verâ sâhibi olursun. Verdiğim rızka kanâat eyle, insanların en ganîsi (en zengini) olursun, kimseye muhtâc kalmazsın (Hadîs-i kudsî-Berîka)
İslâmiyet ile şereflenen, hayâtı için yetecek nafakaya sâhib olan ve bunda kanâat eden kimseye ne mutlu. (Hadîs-i şerîf-Nisâb-ul-Ahbâr)
Kanâat tükenmez bir hazînedir. (Hadîs-i şerîf-Nihâye)
Kanâat eden azîz, tama' eden (dünyâ lezzetlerini haram yollardan arayan) zelîl olur. (Hadîs-i şerîf-Nihâye)
Kim kanâat ederse, geçimi iyi olur. Kim tama' ederse, (dünyâ lezzetlerini haram yollardan ararsa) geçim sıkıntısı çeker. (İbn-i Cevzî)
Kanaat :::
- Elindekinden hoşnut olma durumu, kanıklık, yeter bulma, yetinme, fazlasını istememe, doyum.
- Kanma, inanma.
- Kanış, kanı, inanç, düşünce
Örnek: Biz kanaatlerimizi açık söyleriz. E. İ. Benice - kanı.
kanâat ::: görüş , düşünce , yetinme , kanaat etmek , yetinmek
kanaat ::: kısmetine razı olma
kanaât ::: kısmetine razı olma , kabullenme
kanâat ::: yetinme
kanâat ::: (a. i.) 1) kısmete razı olma, bir şeyi yeter görüp fazlasını istememe. 2) kanma, kanış. 3) görüş, tahmin.
kanaat ::: düşünce, inanç, kanı
KANAAT :::