Çağdaş Sözlük

câmi ~ جامع

Osmanlıca İmla Lügati - câmi ~ جامع maddesi. Sayfa: 38 - Sira: 28

1976 yılında hazırlanmış Osmanlıca İmla Lügati,câmi maddesi. câmi osmanlica yazılışı, câmi osmanlıca imla klavuzu, câmi Türkçe - Osmanlıca imla yazımları, câmi nasıl yazılır, câmi arapça yazılışı, Çağdaş Sözlük Osmanlıca imla klavuzu

1976 yılında hazırlanmış Osmanlıca İmla Lügati,, جامع câmi ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

câmi ~ جامع güncel sözlüklerde anlamı:

CAMi ::: (Molla Camî) Hi: 817-898 Büyük bir İslâm müellifidir. Asıl adı: Abdurrahman'dır. Yüze yakın eser vermiştir.

CAMi ::: İslâm mâbedi. İbadet yeri olan bina. * Cem'edici, toplayıcı, içine alan. * Cem'etmiş, toplamış bulunan, hâvi ve muhit olan. * Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtu Vesselâm bütün evvel ve âhir güzel isim ve ahlâkı kendisinde cem'ettiğinden dolayı ona verilen bir isimdir. * Ehl-i Hadis ıstılahınca da; Buhâri Hadis kitabları gibi, babların sekizini birden cem' eden büyük hadis kitablarına da Câmi denir veya Sünen ismi verilir.

Câmî ::: (f. h. i.) : İran'ın XV. Asırda yetişmiş büyük mutasavvıf, mütefekkir ve âlim şâiri, Fatih'le muhabere etmiştir. Asıl adı Abdur-rahman'dtr. Birçok manzum ve mensur eserleri vardır. Bizde Câmî adiyle şöhret bulan eseri Arap nahvine âit Kâfiye'nin şerhi olup vaktiyle medreselerde okutulurdu.

cami' ::: (a. i. cem'den. c. : cevâmi') : içinde namaz kılınan ibâdet yeri; içinde cuma (namazı kılınan mescit).

cami' ::: (a. s. cem'den.) : 1) cemeden, der!iyen, toplıyan. 2) içine alan, içinde bulunduran.

câmi-i Kur'ân ::: (Kur'ân derliyen) : Halîfe Osman.

câmi'-ül-Fürs ::: XV-XVI. yüz yıllan arasında yaşadığı sanılan Inegöllü Mustafa bin Mehmed bin Yûsuf'un Farsça'dan Türkçe'ye çevirdiği lügat kitabı.

câmi'-ül-hurûf ::: kitap yazan.

câmi'-ül-kelim ::: beyân tâbirlerindendir. Lafzı az, mânâsı çok sez. (bkz. : teşbih, istiare).

câmi'-ül-mahâsin ::: güzel vasıflar bulunan.

Câmî ::: büyük bir âlim ve yazarı.

câmi ::: toplayan.

Cami :::


  1. Müslümanların namaz kılmak için toplandıkları yer.

  2. Toplayan, bir araya getiren, bir arada bulunduran
    Örnek: Umumi kütüphane, ilmin, edebiyatın her şubesine ait kitapları cami olmak lazım gelir. Z. Gökalp

  3. (Mimarlık) Müslümanların içinde toplanıp tapındıkları yapı. Esascami ve avlu gibi iki bölümü vardır. Esascami, mihrap, mimber, vaiz kürsüsü ve dikdörtgen oylumun üzerini örten kubbe ve yan kubbelerden meydana gelir. Minareler esascamiin dış duvarlarına ya da içavlu duvarlarına bağlanmıştır. Soncemaat yeri esascaminin giriş kapısı olan yüzünde (batı yüzünde) bulunur.

câmi' ::: toplayan , cami

câmi ::: içine alan , toplayan

câmî ::: büyük bir alim ve yazarı , (molla cami) hi: 817-898 büyük bir islam müellifidir , asıl adı: abdurrahman'dır , yüze yakın eser vermiştir

câmi’ ::: ‬toplayan

câmi’ ::: cami

Câmî ::: (f. h. i.) İran'ın XV. Asırda yetişmiş büyük mutasavvıf, mütefekkir ve âlim şâiri, Fatih'le muhabere etmiştir. Asıl adı Abdur-rahman'dtr. Birçok manzum ve mensur eserleri vardır. Bizde Câmî adiyle şöhret bulan eseri Arap nahvine âit Kâfiye'nin şerhi olup vaktiyle medreselerde okutulurdu.

Câmi ::: Cem eden;

Câmi ::: Cem eden;

cami ::: mescit

câmi :::

cem eden; içine alan; içinde bulunduran; taşıyan; toplayan

CAMÎ :::

(Molla Camî) Hi: 817-898 Büyük bir İslâm müellifidir. Asıl adı: Abdurrahman'dır. Yüze yakın eser vermiştir

CAMİ :::

İslâm mâbedi. İbadet yeri olan bina. * Cem'edici, toplayıcı, içine alan. * Cem'etmiş, toplamış bulunan, hâvi ve muhit olan. * Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtu Vesselâm bütün evvel ve âhir güzel isim ve ahlâkı kendisinde cem'ettiğinden dolayı ona verilen bir isimdir. * Ehl-i Hadis ıstılahınca da; Buhâri Hadis kitabları gibi, babların sekizini birden cem' eden büyük hadis kitablarına da Câmi denir veya Sünen ismi verilir.